Kalbim sende kaldı, kır gitsin...

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Ağlama.....



Zamanın birinde kız varmış.

Sürekli ağlayan.

Gözünden gözyaşı hiç eksik olmazmış.

Ne derdi ne sıkıntısı varmış ama ağlarmış işte.

Kimse nedendir bilmezmiş.

Bir gün kapı çalmış.

Ama kapıda kimsecikler yokmuş.

Kapının önünde yalnızca bir kavanoz.

Etrafa bakınmış kimseyi görememiş.

Almış içeri kavanozu.

Gözleri yaşlı açmış kapağını.

İçinde turuncu bir balık görmüş.

Tam o sırada gözlerinden bir damla gözyaşı damlamış kavanoza.

Balık birden kıpırdanmaya başlamış.

Daracık kavanozun içinde oradan oraya dönmüş durmuş.

Kız anlam vermemiş neler olduğuna.

Daha çok ağlamaya başlamış.

Üzülmüş balığın haline.

Ağladıkça damlalar kavanoza dökülmüş.

Balığın rengi morarmaya başlamış.

Sonra anlamış gözyaşlarının küçük balığı zehirlediğini.

Hemen gidip suyu değiştirmiş.

Balık tekrar canlanmış eski haline geri dönmüş.

Aradan günler geçmiş.

Kız balığına şarkılar söylemiş durmadan.

Dertleşmiş derdini anlatmış.

Balık dinlemiş. Ama ağlamamış hiç

Balığım ölmesin diye.

İçine akıtmış gözyaşlarını.

O kadar çok sevmiş ki küçük balığı hiç ağlayamamış,

hiç üzüldüğünü belli edememiş.

Ama günler geçtikçe kız hastalanmaya başlamış.

Kimse ne olduğunu anlayamamış.

Rengi solmuş, halsiz kalmış.

Ama kimse bilememiş,

içine akıttığı gözyaşlarının kendisini zehirlediğini.

Asıl ağlarken daha mutlu olduğunu,

zehrini böyle dışarı akıttığını kimse öğrenememiş.

Ondan geriye kalan yalnızca turuncu bir balık kalmış....

Daha mı değerliydi uğruna gözyaşlarımızı sakladığımız,

kendimizi zehirlemek daha mı kolay,

saklanmak, kaçmak çözüm mü?

Daha mı değerli turuncu balıklar?

Daha mı değerli kendi hayatımızdan?

Durma ağla.

Durma akıt gözyaşlarını.

Dök içindekileri, bırak gitsin gidenler.

Bırak ölsün balıklar, bırak kırılsın kavanoz.

Elbet bir balık var gözyaşlarında canlanacak,

elbet bir kavanoz var gözyaşlarından kırılmayacak.

Elbet bir balık var seni ağlatmayacak,

gözyaşlarını dindirecek, senin sesinle konuşacak.

Gözyaşlarında bir sorun yok.

Tek mesele yanlış balık, yanlış kavanoz.

Ya da yanlış zaman yanlış insan...
.
.

4 yorum:

AYŞENİMOOO dedi ki...

NE KADAR, NE KADAR GÜZEL BİR ÖYKÜ...TURUNCU BALIKLAR ÖLMESİN DİYE AĞLADIK HEP EVET ÇOK DOĞRU...
HAYAT AĞLAMAYA BİLE DEĞMEZ, HAFİFE ALMAK EN İYİSİ...
SEVGİLER...

Adsız dedi ki...

Yüreğinizee sağlıkkkk.hakikaten işin özü buu.mühim olan uygulayabilmek.sağlıcakla kalın.

Yaşam Tiyatrosu dedi ki...

Sevebilir misin yeniden,
Basabilir misin karların üzerine?
Yaşıyabilir misin çocukluğunu?
Renkli misketlerinle,
Bez bebeğinle oynıyabilir misin?


Bir daha gülebilir misin?
Görebilir misin baharın açtığını,
Papatyaların beyazlığını,
yağmurun yağışını,
Dağların üstündeki sisi.


Yaşıyacaksan eğer herşeyi,
Vakit varken,
Doruğuna kadar yaşa.
Hayatı kaçırma ellerinden,
O seni bitirmeden...

yanlışların olduğunu düşündüğüm bir akşam yazmıştım bu şiiri. olmak istediğim di belki bu. MUTLAKA BİR BALIĞI VARDIR HERKESİN. ağlatmayacak, konuşacak. ama önce kendin için olmayı öğrenmek.Öğrendim mi bilmiyorum galba hayır yinede umudum var:))Sevgilerimle.

Adsız dedi ki...

Yasam Tiyatrosu bu güzel şiiri bizimle paylaştığınız için çok teşekkürler.çok beğendik.yüreğinize sağlık.