Kalbim sende kaldı, kır gitsin...

14 Nisan 2009 Salı

At kokusu.....

Son evi gösterin bana İstanbul´da
vapur sesinin duyulduğu
ki kapısını çalıp
söyleyeyim içindekilere
daha çok kedi yavrusu ezilsin diye
eski iskeleleri
sahil yoluyla ayırdıklarını
denizden
.
Karşılığında ben de size
kanaryası ölüp
kuaför salonuna dönüşmeyen
kaç mahalle berberinin
kaldığını söylerim
ya da kaç fötr şapkanın
tutsak olduğunu
köhne bir konağın askısında
.
Kaç faytoncunun
artık taksicilik yaptığını da bilirim
ama söylemem
onu da siz bulun
dikiz aynasına takılı boncuklardaki
at kokusundan

Sunay Akın
.
Bu şiiri her okuduğumda ağlarım
Babacığımı her özlediğimde döner döner bu şiiri okurum.
Dedem ve babam saraçtı o yüzden soyadımızda Saraçoğlu
Çocukken babamla birlikte adalara atların koşumlarını tamire giderdik. Ozamanlar Kadıköy'de de at arabaları vardı.
Daha sonra bazıları şairin dediği gibi taksici oldu,
babamda oto döşemeci...
Haala o zamanlardan kalan at boncuklarını, yanlara takılan gümüş süsleri, ördüğümüz bir kırbacı saklarım.
Babamı çok özledim :(
At kokusunu da...
.
Afet
.
Tablo: Remzi İren
.

12 Nisan 2009 Pazar

Sobeee... ( mim )

Çok sevdiğim
,
ve
,
arkadaşlarım beni mim lemiş
.
elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım.
.
*********
.
18.02.1957 İstanbul Fatih doğumluyum

İlk aylarımı muhteşem üç katlı, cumbalı ahşap bir evde geçirdim

Daha sonra babamın işi nedeniyle Anadolu yakasına geçmişiz.

Muhteşem bir çocukluk dönemi yaşadım.

İlokulu Kızıltoprak Melahat Şefizade,

Ortaöğrenimi Fenerbahçe Lisesinde okudum.

( ama koyu bir beşiktaşlıyım )

Tek çocuk olmam dolayısıyla tüm imkanlar önüme serilmesine rağmen

liseyi okumak istemedim.

Erkek çocuk gibi evlendiğim güne kadarbabamla birlikte oto döşemeciliği yaptım.

Daha sonra yıllarca dikiş dikerek geçimimi sağladım.

Son on yılda patchwork deri, takı tasarımı ve tattoo yaptım.

Şimdilerde oturduğum ve yattığım yerde

tığ işi örgü şallar yapıp satmaktayım.

Boş durmayı hiç sevmem, duranı ise hiçmihiç sevmem.

Evliliğimi 18 yıl sürdürebildim.

Axsikedi ve Asiçocuk lakabında ( Sedef Serhan )

Dünya iyisi iki evladım var.

Bu (mim) konusu: iyi ve kötü huylarınız.

Şimdi ben; şu huyum kötü, bu huyum iyi diyemeyeceğim.

Çünkü iyi huylarımda bana çoğu zaman zarar vermiştir.

Çok yumuşak huylu ve aşırı sabırlıyım

Kimseyi kırmam, herkesin görüşlerine saygı duyarım.

Bir yanlışım olduysa eğer; üç yaşında çocuktan bile özür dilerim.

Soğuk kış gecelerinde sokakta yaşayan yaşlıları, çocukları

evimde misafir edecek kadar vicdanlıyım.

Kendi çocuklarımdan hariç ailemi paylaştığım

üç manevi çocuğum daha oldu,

Et yemedikte çorba yedik ama sevgimiz boldu.

( meğer seven sadece benmişim )

Çocukluğumdan beri doğada yaşamayı düşlemişimdir.

Hastalığım teşhis edilene kadar bu düşüncemde kararlıydım :(

Yüzerken atak panik olmama rağmen denizi ğörmeden,kokusunu

ve dalgaların sesini duymadan yaşayamam.

Sadece kedisever gibi görünsemde böcekler dahil

tüm hayvanları aşırı severim.

Kangallara taparım.

Pikniğe gittiğimizde herkes mangalla, topla, iple vakit geçirirken

ben böceklerin ve çiçeklerin peşinde koşarım (dım) :(

Sporu severim, bir yıl öncesine kadar düzenli bisiklete binerdim.

Balığa çıkmayı severim (nasıl hayvan sevgisiyse)

Türk sanat müziğiyle büyümeme rağmen

Anılar beni üzdüğü için klasik pop müzik dinlerim.

Şiiri çok severim.

İç güdülerim kuvvetlidir ve çoğu zaman yanılmam.

İşte iyi ve kötü yanıyla anlatmaya çalıştığım kadarıyla ben.....

,

Sevgiler

Afet

.
Bende:
.
.
.
.
.
arkadaşlarımı sobeliyorum


ANLADIM
.
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,
kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat,
okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen hergün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek,
ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir,
ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..
Fakat,hakedermiş sevilen
onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terkettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil,
gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
''Sana ihtiyacım var, gel !
'' diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ''git'' dediğimde anladım..
Biri sana ''git'' dediğinde,
''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,
her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, ''affet beni''
diye haykırmak istemekmiş pişman olmak,
Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş
bir gün affedilmeyi,
Beni afetmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar,
ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...
.
Can Yücel



.

6 Nisan 2009 Pazartesi

Mehtaplı gecelerde.......

.
Cumartesi gecesi rüyamda babamı gördüm sanki gerçek gibiydi.
Çocukluğumda yaşadıklarımı tekrar yaşadım.
Pazar günü akşama kadar etkisinden kurtulamadım ve çocukluk anılarımdan birini sizinle paylaşayım dedim.
.
Rahmetli babacığım akşamcı bir adamdı, ama rakıyı ağzıyla içerdi. Hayatım boyunca onun ağzından hiç kötü incitici bir söz duymadım.
.
Yaz akşamlarında, özellikle mehtaplı gecelerde Arabanın bagajına katlanan tahta masa sandalyeleri ve kanununu koyar,
anneciğimde güzel mezeler hazırlar Kalamış sahile inerdik.
.
O zamanlar oralar kumsaldı, hemen arkamızda yazlık tahta sandalyeleri oturup kalktıkça takırdayan yazlık sinema vardı.
.
Babacığım masa ve sandalyelerimizi suyun içine koyar,
anneciğimde çilingir sofrasını hazırlardı.
Alemci adamdı benim babam, ayaklar suda demlenirdi.
Rakısından bir yudum aldıktan sonra dizine aldığı kanunuyla başlardı çalmaya....
Mehtaplı gecelerde hep seni andım.
Babam çalar annem söylerdi....
Biz heybelide, aheste çek kürekleri, dün gece mehtaba dalıp....
Sürer giderdi
Annemle babamda şarkılar bitmezdi.
Müziği duyan sandalcılar kıyıya yanaşır, sinenemadakiler bile filmi bırakıp onları dinlemeye gelirdi.
Ben bu yaşıma kadar birbirine aşık bir çift daha görmedim.
.
Ruhlarınız şaadolsun babacığım ve anneciğim sizleri çok özledim.
Bu dizelerde benden babacığıma gelsin.
.
Eskiler Alıyorum
.
Eskiler alıyorum

Alıp yıldız yapıyorum
Musiki ruhun gıdasıdır
Musikiye bayılıyorum
Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip
Musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam.
.
Orhan Veli Kanık


.
.
.

3 Nisan 2009 Cuma

Doğup, büyüdüğüm yerler....

Feneryolu

Gazi Muhtar Paşa korusu

Fotoğraf sanatçısı : Can Okatan
.
Büyük ihtimalle benim ilokul arkaşımın oğlu...
.
.

Sakın denemeye kalkmayın....


Olayın kahramanları, iki üniversite öğrencisi. Koyu geyik muhabbetinin düğümlendiği durumlardan birinde, bu iki kafadar bir iddiaya girer.

Delikanlilardan biri, odanın tavanında asılı olan ampulu ağzına tamamen sığdırabileceğini iddia eder. Evet yanlış okumadınız, bildiğiniz 100 mumluk ampulu... ve sığdırır da. Ancak bir sorun vardır; ampulu ağzından geri çıkaramamaktadır. Arkadaşı hayret eder bu nasıl iş diye, o da evdeki başka bir ampulu ağzına sokar ve tabii ki o da çıkaramaz. Bunun uzerine iki kafadar hastanenin yolunu tutmaya karar verirler. Ağızlarında ampul olduğu halde bir taksiye atlarlar. Konuşma zorluğu çekerek güya taksiciye dertlerini anlatırlar.

Taksici bir taraftan gülme krizi geçirirken bir taraftan da "Nasil olur abi ya, uğraşsanız çıkar... bir asılın şuna... şaka mı yapıyonuz ?" diye söylenmektedir. Neyse akşamın bir yarısında acile gelirler. Taksici ayrılır. Doktorlar çocukları beklemeleri için bir odaya alır.

Veeee, aradan 15 dakika geçmeden taksici kapıda görünür; tabii ağzında bir ampulle. Amcam çocuklara inanmamış, açık olan bir marketten ampul almış ve denemiştir !!

Ampul Partisi'nin Türkiye'de neden iktidara geldiği anlaşılmıyor mu?

SAKIN SİZ DE DENEMEYE KALKMAYIN!!! AMPUL GİRDİ Mİ KESİNLİKLE ÇIKMAZ..:))



Ne çok şeyi sevdim...

NE ÇOK ŞEYİ SEVDİM

Hep kavgalar oldu hayatımda
Ama ben barışı sevdim
Kara bulutlar çöktü üstüme
Ben masmavi gökyüzünü sevdim
Sevginin çürüdüğü toprakta
Ben sevmeyi sevdim
Soran olmadı hiç neyi sevdiğimi
Oysa ben ne çok şeyi sevdim
Ben çocukları, ben türküleri
Ben dünyayı, ben sevdayı
Ben insanı sevdim
Ben mehtabı, ben yağmuru
Birde seni sevdim....
.
Şair: Soner Olgun
.
Tablo: Şeker Ahmet Paşa
.
.