Kalbim sende kaldı, kır gitsin...

30 Temmuz 2008 Çarşamba

Beklemek.......

Bakmayın öyle sekiz harf, üç hece, tek kelime olduğuna..
ne anlamlar barındırır içinde...
ve ne zor bir kelimedir,hem söyleyen, hem söyleten için...
bekleyen bekler, bekleten bekler...
Beklemek... Beklersin elin telefonda.. bir ses, bir nefes...
Şimdi dersin... ha şimdi...beklersin...
Gelmez üzülür... gelir sevinirsin.
Bir de ansızın gelenleri vardır, pat diye çalar telefonun.
dünyalar nasıl senin olur ki...
gelen zaten dünyan değilmidir?..
Beklemek... gözün yollarda, kapılarda...
belki dersin, şu yoldan karşıma çıkar,bu günde
burdan gideyim...
Beklersin, çalan her kapı zilinde o nu görmeyi...
evini dahi bilmediği halde beklersin...
açarsın, kalırsın öylece...
ve beklemek çok ta hüzünlü bir şiirdir...
Beklemek tüm benliğinle, tüm hasretinle...
geleceğini bildiğin için beklersin..
Hasretlerin... hasrette...
Hasret çektiren hasret değilmi ?..
Beklersiniz.. birgün dersin.. gelecek.. gitmeyecek...
O a'nın heyecanıyla beklersin...
ve düşününce nasılda sevinç sarar her yanını...
hayali bile böyle iken, gerçeği nasıl olur dersin...
ve beklemek çok'ta güzel olur gelecek olan için.
Beklemek, beklemektir...
ve beklemek bekleyen ile bekleten arasında
bir bağdır aslında...
Kimi zaman hüzün olur, kimi zaman, sevinç ve heyecan.
Karar size kalmıştır...
Hangisini seçersen o anlamda beklersin...
ve bekledime değer mi acaba dersin.
bazende sabrın tükenir,
Vazgeçersin.
.
.
Alıntı: Ceza&Ceyo
.
.

Kaygısız ve Meraklı...

Biri kaygısız diğeri meraklı iki dosttular
Biri nasıl ve nedenini merak etse de
Kaygısız olan hep sonuca bakardı.
Yedikleri içtikleri ayrı gitmez,
İkiside iyi arkadaştı.
Erken gelmiş dedi meraklı, eti hala taze.
Belliki az yaşamış,
Kimbilir ne sebep oldu bu kadar erken gelmesine?
"Yemene bak" dedi kaygısız,
İki günlük ömründe bu kadar şey düşünme.
Herşeyi merak etmek zorundamısın
Birkerede şu yemeğini soru sormadan ye...
"Ama genede merak ediyorum"
"Yediğimin nasıl ve neden bu kadar erken geldiğini".
dedi meraklı...
Baksana, kalbi kaskatı, ciğerleri yanmış
Belli ki bir derdi varmış.
"Çok merak ediyorsan git beynine sor" dedi Kaygısız
O sana belki bir şeyler anlatır
Kimbilir belki hem açlığını, hem merakını sonlandırırsın.
"Ben yemeyeceğim" dedi meraklı
Baksana yüreği yaralı, içinde bir isim kazılı.
Gel bunu böyle bırakalım,
Yeni etler bulalım.
Bu yürek bize zehir, kimbilir daha nice etler gelir.
"Tamam" dedi kaygısız,
Ama birdaha yemek yerken bu kadar soru sorma.
İnce fikirlerin yüzünden bizide aç bırakma.
"Her ne kadar kaygısız da olsam benimde bir bildiğim vardır
Ve biri sevdadan ölmüşse eğer, o et kutsaldır.
Sürüne sürüne gittiler;
Biri meraklı biri kaygısız iki dosttular.
Toprağın iki metre altında,
Bedenlere misafir iki
Kurtçuktular.
.
.
Alıntı
.
.

29 Temmuz 2008 Salı

Mirac Kandili...



Tüm Müslüman aleminin mübarek
Mirac kandilini kutlar,
Hayırlara vesile olmasını dilerim.
.
Afet
.
.

Nice Güzel Yıllara Yavrularım

Bu Mübarek akşama denk gelen evlilik yıldönümüzde,
Bir an önce birbirinize kavuşmanızı
ve
Sonsuza kadar Poyraz'ınızla birlikte,
Sağlıklı, mutlu, huzurlu çook güzel yıllar yaşamanızı dilerim.
Benim güzel Kedikızım, Deniz'im, Poyraz'm...
Sizleri çoook seviyorum.
Bu şiirde benden minik bir armağan,
.
Biri varki doyamadım...
.
Yıllar yağdı saçlarıma, mevsimleri sayamadım,
Şu dünyaya doydum ama, biri varki doyamadım.
Melek gibi tül kanatlı, gülden güzel , baldan tatlı,
Allah'm nurdanmı yarattı, biri varki doyamadım.
Bir elmadan yarım yarım, aşk yolunda adım adım,
Bana benden daha yakın, biri varki doyamadım.
.
Alıntı: Adı yalnızlık.
Sevgiler
.
Afet
.
.

İyiki Doğdun Yavrum...

Seninde bu mübarek geceye denk gelen
doğum gününde...
Sağlıklı, mutlu, huzurlu, bol kazançlı,
istediğin güzelliklerde
Çook uzun yıllar dilerim Serhan' cığım.
Arada sırada azıcık anneyi üzsende ben seni çok
Seviyorum Yavrucuğum.
.
Annen
.
Afet
.
.

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Herşeyin başı sağlık...

Tanrım bana'da sağlığımı geri ver,
Kalan yılları senin'de yardımınla ben hallederim.
.
Afet
.
.

27 Temmuz 2008 Pazar

Uyan Türk Milleti, kuponla alınmadı bu vatan!..


ELLERİNİZ. . KIRILSIN!..
.
O bombaları oraya koyarken hiç mi içiniz sızlamadı ?
Hiç düşünmediniz mi ?
İnsan hayatı bu kadar ucuz mu ?
Bir insan kolay mı yetişiyor ?
Yazık değil mi ?
Patlayıcıları oraya koyarken hiç
düşünmediniz mi ?
O hiç birşeyden habersiz suçsuz, masum
ölen yaralanan insanlar sizin aileniz, kardeşleriniz olsa ne olurdu ?
Yeter artık, şu kısacık dünyada neyi paylaşamıyoruz?
Uyan Türk milleti uyan artık !...
.
.
Çok üzüldüm çok, içim acıyor.
Güngörendeki patlamada
Ölen vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine sabır,
Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
.
Lanet olsun teröre!..
Lanet olsun vatanımızı bu hale getirenlere!..
.
.

Sağlamı yaşatır, Kırığı öldürür...

Hassas bir organizmadır kalp, kırıldığında aynı şeyleri tekrar etmek yerine susmayı tercih eder.
Dönüp ardına baktığında için ezilir,
öldüresi birşeydir, boşuna kalp dememişler, hayata dair bir mevzu, sağlamı yaşatır, kırığı öldürür...
Kırıldığında ne yazıkki söküp atılamayan hasarlı bir organdır kalp...
Bir yara açılmıştır kalbinizde, ilk seferinde zamanında sarmayı bilmişsinizdir.
Herşey yolunda giderken daha derin bir darbe gelir.
Bu sefer kolay kolay saramazsınız,
düşünürsünüz uzun, uzun...
Siz düşündükçe yara kanar, büyür,sarılamaz olur.
Kalbinizin parçalarını döke, saça çekilirsiniz köşenize..
Kabuk bağlamıştır kalbiniz, pek bişey hissetmezsiniz...
Kırıkların izi durur ama...
Anılar canlanırsa sızlar arada,
Ateşe dokunursanız, ders alır yapmazsınız bir daha.
Ama kırık kalp yarası tekrar tekrar açılmaya mahkumdur.
Açılacaktır da...
.
.

26 Temmuz 2008 Cumartesi

Siyah beyaz aşklar...


Boşa ah etme a bülbül, ne aşk kaldı nede gül
Göç etmiş eski sevdalar
Şimdi mevsim en son eylül...
Çok eskiden adı varmış, bambaşka bir tadı varmış
Adam gibiymiş sevmeler,
Ne düzenbaz sevişmeler, ne de vefasız gitmeler.
Yokmuş böyle bahaneler.
Vedalaşıp son eylülde, dökülmüşler yaprak yaprak,
O siyah beyaz aşkların adı şimdi eski toprak.
.
.
Alıntı
.
Sibel Can - şarkısı...
.
.

25 Temmuz 2008 Cuma

Günaydınnnn :)



Tüm dostlarıma çok güzel haftasonları dilerim.
Afet
.
.

Rakı - Balık...

BAYILDIM BU YAZIYA


Sizlerle paylaşmak istedim.




Dönülmez akşamın ufkundayız azizim,


içki yasaklanabilir...


Ama söyleyeyim


Rakı asla...


Çünkü takunyalılar öyle zanneder ama;


" içki " değildir rakı


Yurt sevgisidir örneğin,


iki tek attınmı


" n' olacak bu memleketin hali? " diye endişelemnezsin...


Tıp bazen çaresizdir, o ilaçtır


Gurbette bile iyi gelir


Kontürsüz muhabbettir...


Büst gibi oturan adamın bile çenesini açar, gülümsetir


Kahkahadır...


Hatıraları kaydeden hard disk tir


Botoks'tur bir nevi


En kaknemi bile bir başka görünür gözüne


Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır...


İçilir , güzelleşilir.


Herkesin gençlik hatası olabilir, bira içersin..


Sonradan tenise başlayınca, şarap içmeyi matah sanırsın


Amerika!da tır şöförlerinin içtiği viski nin dublesine


Etiler! de tır parası ödersin, ayrı...


Ama kürkçü dükkanıdır, döner dolaşır gelirsin.


Orhan Gencebay' dır


Entel barlarda, sosyete kulüplerinde dinlemeye utanırsın


Ama hepimiz biliriz ki, ezbere bilirsin


İstediğin kadar ağız burun kıvır, altın plağı hep o alır..


Realite! dir...


Çocuktur, ağlarsın,


Hele beyaz "p"eynir ile "k" avun olursa sağında solunda


Örgüttür


"prk"


Ama bölücü değil, birleştirici


Türk'ü de içer, Kürt'ü de , Laz' ı da...


Sor bak, Ermeni'si de, Rum' u da, Yahudisi de...


AB' cidir.


Çünkü Rum öyle bir meze yapar ki, helali hoş olsun


Kıbrıs' ı veresin gelir.


Madem yasaklayacaksın rakıyı...


Neden balık avlıyorsun o zaman ?


Şerbetlemi yiyeceksin lüferi?


Ne anlamı var deniz börülcesinin, rokanın, radikanın, cibezin


İnek' miyiz biz ?


Yoksa şakşukayı şarkı mı zannediyorsun sen ?


Yanlış şiir okuyorsun, hapse giriyorsun...


Oku bak ne diyor dünya güzeli Orhan Veli...


" Şiir yazıyorum


" Şiir yazıp eskiler alıyorum


" Eskiler verip musikiler alıyorum


" Bir de rakı şişesinde balık olsam....


.

Alıntıdır

.
Tablolar: Bukalemunart,resim, heykel, mozaik

seramik sanat atölyesi: Bodrum

.

.

24 Temmuz 2008 Perşembe

Erkekle ilgileneceksin...

Yoksa acımasız olabilirler :(
.
www.celebiyiz.biz ' den alıntıdır.
.

23 Temmuz 2008 Çarşamba

Satıyoruuuuummm :)

Rahatsızlığım nedeniyle satıyorum
Kullanamıyorum, boşuna duruyor caddenin kenarında
Hergün çekicilere uğraşmaktan sıkıldım artık :)
Laf aramızda satabilirsem tedavim için harcayacağım.
.
.

Yalnız senin elini öpmek için eğilir başım.

Bazı babalar torunlarını bile hiç görmeye gelmemişken;
Adam gibi adam, Baba gibi babalar ;
Evlatları için ömürlerini harcarlar.
İşte bende bu şiiri babaların en eli öpülesine
Armağan ediyorum
Sevgiler
.
Afet
.
.

22 Temmuz 2008 Salı

Unut !... vakit varken...

Unut Beni Can
.
Bu kaçıncı gece hasretinle yandığım
Kaçıncı gece
yıldızları yıkadığım gözyaşlarımla ?
Mesafeler yırtıldı haşkırıklarımla...
Bosnalı kadınlar duydu feryadımı,
Sen, sen duymadınmı can ?


Ne vardı bu kadar uzak yerlerde açacak ?
Benden uzak o iklimlerin,
Benden uzak o şehrin,
Kahrolası o kalabalıkların
Benim kadarmı ihtiyacı vardı sana ?

Benim kadar hasret çektimi ?
Kahrolası o şehrin semaları,
Benim kadar yandımı ?
Ne vardı can, nevardı uzak iklimlerde açacak?

Ne vardı ?
Kendimizi bu kadar kahredecek ?
Kara trenler umut olmamalıydı,
uzayan yollarda kalmamalıydı bakışlar.


Dünya, birtek nokta olmalıydı can...
Birtek noktada doğmalıydık.
Dönüp dönüp sana varmalıydı yollar.
Ben, hep hasret türküleri söylememeliydim.
Sen, hep hasret şiirleri okumamalı..

Hasret diye bir söz olmamalı lugatlarda
Geceler boyu, hergün,
gözyaşlarımla ıslanmamalıydı yıldızlar.


Gönlüm bu sevdaya dar gelir oldu.
Boğuyor karanlıklar can.
Mesafeler kurşun oldu amansız,
Feryadıma şahit oldu yıldızlar...
Can... Can...
Hasretin ağır bir yük omuzlarımda
Ben çekmekten usandım,
Sen usanmadınmı ?


Bildim, bitmeyecek bu hasret !...
Uzak iklimlerde açmış iki çiçeğiz.
Hangimiz gelsek diğerinin yanına,
kuruyup, kaybolacağız.


Ben, kıraç topraklara döndüm can...
Ben, kurumuş dereler gibiyim.
Issız mağaralarda kaldı umudum.
Belli bu sevda kahredecek bizi,


Unut be can...
Unut, bu sonu gelmez sevdamızı...
Bırak yeni güneşler doğsun semalarında,
bulutlar gizlemesin yıldızlarını
yeniden başlasın herşey
Yeniden doğ bensiz şafaklarda.


Unut can,
unut senin için yazdığın sevda şiirlerini.
De ki; bir romandı,
sonu koskoca bir hiç'le biten.


Unut beni can...
Unut vakit varken...
Bırak hasretin bana kalsın.
Varsın cehenneminde kavrulsun gönlüm.


Ben yine her gece,
saçlarını koklayayım uzak yıldızlarda.
Gözlerimde takılı kalsın hayalin.


Sen unut can...

Sen unut.

Kahredersem,

Milyon kere kahrolayım...

.

.

.

Şair: Mehmet Taş

.

.

Özlü sözler....

Merdivenleri çıkarken herkese selam ver,
inmek zorunda kalırsan;
onlara ihtiyacın olabilir.....
.
.

20 Temmuz 2008 Pazar

Nostalji....

Bugün pazardı ve ben herzaman olduğu gibi yine yalnızdım.
Geçen hafta olduğu gibi yollara bakmadım.
Bu sefer yalmızlığımı eski albümlerle paylaşayım dedim.
Ve bu fotoğrafları görünce sizlerle paylaşmak istedim.
Fotoraftan çektiğim için kalite çok düşük
kusuruma bakmayın olurmu ?
Serhan - oğlum
Bundan 20 yıl önceydi,
Kedikızımla bir iş için Kadıköy' e gitmiştik.
İşimizi hallettikten sonra iskelenin yakınındaki
hayvan pazarına gittik.
Kızım daha önce gittiğimizde maymunları sevmişti
Daha sonra birinin çocuğunu ısırdığı için
satışı yasaklanmıştı.
Bu sefer gittiğimizde hiç biri yoktu.
Kedikızım ; tühh çok istiyordum sevmeyi niye
böyle oldu ki diye söylenirken, dükkan sahibi, bir
tane var göstereyim ama kimseye söylemeyin dedi.
İçeri girdik, bir kafesin üzerindeki örtüyü açtı,
Aman Allahım o ne tatlı şeydi öyle.
Kucağımıza aldık çok sevdik, o da bizi çok sevdi
sımsıkı tutundu bize , kurtarın beni burdan der gibiydi.
Kedikızım tutturdu alalım diye. Fiyatı da oldukça pahalıydı.
Adam başladı maymunu övmeye, meşhur bir tiyatrocuya aittir, çok iyi eğitilmiştir falan filan...
O anda paramızda yoktu yanımızda. Kolundaki zinciri bozdurmak için kuyumcuya gittik ama akşam olmuş kapatmıştı kuyumcular.
Ertesigün pazardı kuyumcular kapalı olurdu.
Ama hayvan pazarı açıktı.
Kedikız tutturdu ya satılırsa diye ağlamaya.
Nasıl olduysa kafam o an çalıştı ve bilinmeyen numaralardan
sanatçımızın telefon numarasını buldum.
Durumu anlattım. Ben oraya satılsın diye değil,
seven birini bulup verin diye bırakmıştım dedi.
Sıkı bir soru yağmurundan sonra ertesi gün Cancan bizdeydi.
Kedikız' ım
İlk geldiği günün gecesi defalarca baygınlık geçirdi.
Sabahı zor ettik. Sabah sahibini aradık.
Meğer epilepsi (sara ) hastasıymış ilaçları varmış ,
söylemeyi unutmuşlar.
Sekiz yıl ilaçlarla ve gece düşüp bir yerini incitmesin diye koynumuzda yatırdık onu...
Her akşam bizim evde Cancanla ben yatacağım!..
kavgası olurdu...
Sekiz yıl sonra hiç umulmayacak, olmayacak yerde
bir kaza sonucu kaybettik Cancan ımızı :(
Aklıma geldikçe çok kötü oluyorum.
O yüzden sizlerede anlatmak istemiyorum.
.
.
.

19 Temmuz 2008 Cumartesi

Nereye Kadar ?..

Bazen sanıyorum ki, sen hep vardın.
Bazen sanıyorum ki, sen hep olacaktın...
Yüreğimdeki sevgi kimliğini yitirmeyecekti zamanla.
Ben hep senin olacaktım,
Sen hep bana aynı gözlerle bakacaktın...
Bizim hayatımız varmıydı?...
onu bile bilmiyorum şimdi.
İçimde sönmeyen alev, dinmeyen direnişim,
herşey yerle bir şimdi.
Bir evin odalarında seni arar gibi maziye daldım.
bitmeyen kırıntılarını topluyorum.
Özümsediğim yaşamlar kuruyorum;
Adı: " sen " le başlayan,
" kırıntılı hayatlar "
Can çekişen şairlerin aşkın ve ölümün bahçesine
şiirler düşürdüğü gecelerde,
Sadece senin pencerende mum ışığı var,
" bilinmezlikte saklı "
ve sen; zamanlı , zamansız takılan aklıma
pencerendeki son mum ışığıda
sönüyor şimdi...
Bilmem nereye kadar gider bu bilinmezlik,
Bu avuntu sürermi yıllarca ?..
Sakıncalı bir hayalsin şimdi gerçekleşmesini istemediğim.
ve sokmuyorum seni artık gecelerime...
En güzel rüyamsın sen artık,
"Yaşarken görmediğim "
Göremeyeceğim.
.
.
Alıntı
.
.

Günaydın Sevgili dostlarım...

Tüm dostlarıma sağlıklı, mutlu,
gönüllerinin dilediği güzellikte
bir pazar günü diliyorum
Sevgiler
.
Afet
.
.

Kendime bir çiçek aldım


Dün gece yine yalnızdım

Sokağa çıktım

ve kendime bir çiçek aldım

Kendim almamış gibi yürüdüm sokaklarda

ve yalnız değilmişim gibi düşündüm

Ama her gece gibi

Dün gece de yine yalnızdım

ve kendime bir çiçek aldım

Bir saat geri alınmış saatler

Ben geri almadım

ve bir saat daha yalnız kalmadım

Bir masaya oturdum,

iki çay ısmarladım

Ben içtim,

Sen soğuttun...

Sana söyleyeceğim herşeyi yuttum...

Çok dert etmedim çünkü yoktun

Dün gece yine yalnızdım

Rahat ağladım

Yokluğundan, gizlemedim gözyaşlarımı

ve lambaları hiç karartmadım

Dün gece

Her gece gibi yalnızdım
.
Sokağa çıktım
.
ve kendime bir çiçek aldım
.
Sen sandım
.
...Koklamadım...
.
.
Şair: Uğur Aslan
Tablo : Francesco - Heyaz - 1791 - 1882
.
.

18 Temmuz 2008 Cuma

:)



Ben Seni Düşünürken...

Ben, seni düşünürken,
yaşım ne olursa olsun çocuk olurum.
O kolu sökük, el örgüsü kazak
ve lastik tokyolarımla
salya sümük küfredip ağlayan,
minicik elleriyle pencereleri kıran
isyankar, hırçın, gözü kara
bir çocuk olurum.
Ben seni düşünürken, aşkın ne olduğunu
ve neden yaşadığımı aramadan bulurum.
.
.
Şair:Erhan Güleryüz
.
.

TATTOO...


Bügün eltim geldi;
Bende onu yakalamışken
omuzuna ve ayak bileğime
döğme yaptım.
Fotoğraflarını çektim
sizlerle paylaşayım dedim.
.
.

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Yorumsuz....

Dünyada hiçbirşeye güvenme,
çünkü beyaz gülün
gölgesi bile
siyahtır
.
Bast
.
.

Kadının Yürekten Ağlaması...

Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında.

Kadınlar herşeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya, bir şiire.....

Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur.

Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa,

ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.

Ama o yüreğin değerini bilememiş olacakki ağlatan,

gözünü bile kırpmadan

teker teker batırır iynelerini kadının yüreğine...

İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur kadının boğazına

yutkunamaz, nefes alamaz;

çünkü o koca yumruk canını çok acıtır...

Gözleri buğulanır kadının sonra.

Ağlamayacağım der içinden ama engel olamaz işte.

Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri

ve iyneler saplamaktadır...

Ama bilirmisiniz ki; ağlamak kadınları olgunlaştırır.

Her damla bir derstir çünkü.

Çok ağlayan kadınlar çok şeyden vazgeçen kadınlardır.

Olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği

onların gözünde küçülür...

Küçüldükçe değerini yitirir, işte o zaman kendilerine sarılıp,

yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden:

Güçlü, Yenilmez, Mağrur ve Aşka inanmayan.

Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilinki;

artık aşkın olmadığına inanmıştır.

Bilin ki sarılacak birtek doğrusu kalmıştır.

O' da kim, ne diye sormayın artık.

Çok ağlayan kadınlar,

eninde sonunda kendilerine sarılırlar !...

.


.

.

Yağmur yağdı İstanbul' uma

Gece uyuyamadım, ezanlar okundu , hava aydınlandı, kuşlar öttü ben hala ayaktaydım. Gece çok garip bir sıcak vardı, herzaman mışıl mışıl uyuyan kedimde garip bir tedirginlik hissettim... Akşam haberlerinde marmarada deprem olduğunu dinlemiştim, 99 depremindede köpeklerim
haber vermişlerdi...Aslında çok tehlikeli bir muhitte oturmama rağmen depremden korkmuyorum, evimi çok seviyorum, depremde olsa razıyım..Allah korusun İstanbul'da deprem olursa zaten taş taş üstünde kalmayacak.
Of bu depremde nerden takıldı aklıma şimdi...
Sabah 7,30 da balkon kapımı açtım ve biraz temiz hava alayım diye kanepeme uzandım, havada mis gibi deniz ve yosun kokusu vardı, çimenler bile daha güzel kokuyordu sanki, serçeler daha bir neşeliydi...Geceden bir arkadaşla emesende konuştuklarımızı düşünürken uyuyakalmışım.
Rüyamda herzan olduğu gibi çok güzel bir amerikan arabasında suların içinde etrafa sıçratarak ve kahkahalar atarak yolculuk ediyordum...
Cep telefonumun sesine uyandım....Saat 14 olmuştu...
Telefondaki kişi çok değerli bir dostumdu. Onun sesiyle uyanmaktan çok mutlu oldum. O ise beni uyandırdığı için üzülmüştü. Nerden bilsin benim ne kadar sevindiğimi...
Dışarıya baktığımda İstanbul'uma yağmur yağıyordu...
Havada mis gibi toprak kokusu vardı, tabiat ne kadar susamıştı !...
Hemen yattığım yerden fırladım, kendime acele tarafından bir sallama çay yapıp balkona oturdum. Uzun süre yağmuru seyrettim. Doğa ve ben ne kadar özlemişiz yağmuru.
Salyangozlarda çok mutlu olmuştu ama karıncalar kaçma telaşında :)
İki saat sonra yağmur dindi, güneş çıktı; çok bekledim gökküşağını ama o çıkmadı.... Belki arka taraflardaydı, mutlaka çıkmış olmalıydı ama nerdeee ne mümkün şehir binalarının arasında gökkuşağını görmek :(
Biz onuda küstürdük !...

YAĞMUR KAÇAĞI
.
Elimden tut, yoksa düşeceğim
Yoksa bir bir yıldızlar düşecek
Eğer şairsem beni tanırsın
Yağmurdan korktuğumu bilirsen,
Gözlerim aklına gelirse
Elimden tut, yoksa düşeceğim
Yağmur beni götürecek yoksa beni
.
Geceleri bir çırpıntı duyarsan telaş telaş
yağmurdan kaçıyorum
Sarayburnu'ndan geçiyorum
Akşamsa, Eylülse, ıslanmışsam
Beni görsen belki anlayamazsın
İçlenir gizli gizli ağlarsın
Eğer ben yalnızsam yanılmışsam,
Elimden tut, yoksa düşeceğim
Yağmur beni götürecek yoksa beni.
.
.
Atilla İlhan
.
.