Kalbim sende kaldı, kır gitsin...

4 Haziran 2009 Perşembe

Küçük mavi kelebek ve kardelen...

“Ülkenin birinde yaşanan” diye başlayan,
çiçeklerin en güzel rengini arayan;
mavi renkli bir kelebeğin hikâyesi.
Küçücük bedeni ile binbir renkli çiçeklerin nazarında
her güne gece eklermiş.
Gecelerede topladığı renkleri asarmış.
Kırmızı gonca bir gül,
mavi rengine göz kırpmış ve demiş ki;
“Sen şu karşı dağın tepesindeki
en güzel çiçeğin rengini biliyor musun?
Rengine türküler yakılan, yoluna canlar verilen,
edalı, nazlı çiçeğin rengini.
Ömründe o çiçeği gören bilen sadece bir kelebek vardır.
O da dağın tepesine ulaşınca,
o çiçeğin rengine bürünerek geri dönen,
dili lal olan kelebektir.
Eğer ki; en güzel rengi aramızda ararsan,
sende o çiçeği görmelisin.
Ama yol uzun ve çetindir.
Dönerim diye çıktığın yolda yarım kalabilirsin.
”Küçük mavi kelebek; “Ben de görmek istiyorum.
O güzelle ben de büyülenmek istiyorum.” demiş.
Küçücük bedenine bakmadan
kocaman yüreğim var diye hesap etmiş.
Günün ilk ışıklarıyla yola koyulmuş.
Günler haftaları kovalarken bir rüzgâra yakalanmış.
“Yolum yarılanmadı” derken, toprağa düşmüş.
Can havliyle son soluğunu alırken,
uzaklardan bir ses rüzgâra çalınmış.
“Benim büyüme boyanmak için rengini bilmen gerekir,
senin rengin ne?
” Küçük mavi kelebek can havliyle;
“Benim rengim mavi; umudun adı” demiş ve bayılmış.
Gözlerini açtığında pembe renkli bir kardelen çiçeği görmüş.
Kardelen çiçeği, büyüsüne kapılan mavi kelebeğe;
“Sen ve ben aynı yerde yaşayamayız.
Ben soğuğu severim sen sıcağı,
burada birimiz fazla” demiş.
Küçük mavi kelebek;
“O kadar güzelsin ki, ben giderim sen kal” demiş.
Küçük mavi kelebek orada rüzgâra savrulmuş, gitmiş…
Alıntı
.
.

Hiç yorum yok: