25 Aralık 2008 Perşembe
7 Aralık 2008 Pazar
4 Aralık 2008 Perşembe
Gül yaprağı ?...
.
23 Kasım 2008 Pazar
SEVGİLİ ÖĞRETMENİM
Sevgiler
Afet
Hoca camide :)
22 Kasım 2008 Cumartesi
ÖĞRETMENLERİMİZE...
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçekleri getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
11 Kasım 2008 Salı
Aşk gider , acısı kalır...
9 Kasım 2008 Pazar
Ebediyete kadar yolundayız, rahat uyu ATA'm !...
ATATÜRK
.
Yapraklar dökülür kasımlarda,
Yeller uğuldar vadilerde, ne çıkar,
Bir özgürlüksün çağlara en güzelinden,
Sen bayrak bayrak fikirsin,
Ölüşün diriliştir yeniden.
Başak saçlarında Anadolu'm,
Gözlerinde yurdumun denizleri,
Sen yarınlara uzanmış ışık,
Savaşta kartal, barışta defne çelengi,
Sen sonu yenmiş zamansın.
Sende çarpar, sende düşünür Türkiye'm,
Sende büyür kucaklar,
Ulusun beyni, toprağın yüreği,
Kemal Paşam, Atatürk'üm !
Sen mayıslarda doğan güneş,
Evrenimin sabahı, damarımın kanı,
Sen mavilerde yeşeren yapraksın,
Bir yolsun sevgi, sevgi
Sen her mevsimde açan baharsın !
.
29 Ekim 2008 Çarşamba
YALNIZLIK ÇOK ZOR !...
23 Ekim 2008 Perşembe
Dünya çapında arkadaşlık ödülüm
.
.......ahmet TÜRK
16 Ekim 2008 Perşembe
Güle güle büyük İNSAN
13 Ekim 2008 Pazartesi
Annekedi den Sevgiler...
Sol arka patimdeki rahatsızlık nedeniyle bir süre hastahaneye gidip gelmekı zorundayım, bu arada evde internetimde bir süre izne ayrıldı.
Vakit buldukça ve sağlığım el verdikçe internet kafeye gidip sayfama birşeyler eklemeye çalışacağım.
Özellikle Hastahane rezaletlerini...
Bu arada evde boş durmadım çok güzel çantalar, atkılar, takılar yaptım.
Yakında fotoğraflayıp sizlerle paylaşacağım.
Hepinizi çooook seviyorum.
Afet
5 Ekim 2008 Pazar
Yine yüreklerimiz yandı !...
Yazık değilmi?
Bir evlat kolaymı yetişiyor?
İnsan hayatı bu kadar ucuzmu?
Anaların yüreği daha ne kadar yanacak?
Bu lanet olası terör ne zaman bitecek?...
Vatanımız uğruna canlarını veren mehmetçiklerimize
RAHMET,
Ailelerine dayanma gücü diliyorum.
Astsubay Çavuş Hasan Önal (Eskişehir)
Uzman Çavuş Cahit Yıldırım (Erzurum)
Uzman Çavuş Selçuk Can (Osmaniye)
Uzman Çavuş Hasan Aygör (Kırıkkale)
Uzman Çavuş Onur Ilgin (Adana)
Uzman Çavuş Egemen Yıldız (İzmir)
Uzman Onbaşı Rasim Eser (Mersin)
Çavuş İlhan Küçükksolak (Kocaeli)
Onbaşı Muhammet Aydemir (Artvin)
Er Hakkı Aran (Diyarbakır)
Er Davut İlbaş (Siirt)
Er Oktay Karakelle (Bayburt)
Er Çağlar Mengü (İstanbul)
Er Ramazan Yeşil (Antalya)
Er Halil İbrahim Arılık (Denizli)
29 Eylül 2008 Pazartesi
26 Eylül 2008 Cuma
Anne kediden sevgiler....
21 Eylül 2008 Pazar
Bana gözyaşı borcun var.....
Yepyeni bir sobeee....
2, İnsan: Eğitilmesi en güç olan canlı
3- Hayat: Boşuna harcadığım zaman...
4- Çocukluk: Muhteşemdi
5- Güneş: İçimi ısıtan renk cümbüşü
6- Gözler: Sözlerin aynası
7- Yıldızlar: Kırmızı şarap
8- Güzellik: Hayvanlar (doğanın başyapıtları)
9- Aşk: Koca bi yalan...
10- Müzik: Olmazsa yaşayamam
11- Sanat: Ruhtaki güzelliklerin bedenden dışa vurumu
12- Dost: Tükendiğinizde bile hala yanınızda olan?
13- Para: Önce sağlık derler ama onsuz sağlıkta olmuyor :(
14- Bilgisayar: Bedenimin bir parçası...
15- Din: Kendi doğrularım, vicdan muhasebem.
16- Zaman: Çok çabuk geçti
17- Erkekler: Tatlı dille hepsi birer uysal kedidir
18- Kadınlar: Şeytanlık doğalarında vardır
19- Savaş: Konuşarak uzlaşmaktan yanayım
20- Ağlamak: Son günlerde gözüme kaçan çöpler...
21- Deniz:Her sabah yosun kokusunu martıların sesini duymalıyım
22- Doğa: Orman, deniz, dolunay ve hayvanlar
23- Hırs: Bende olmayan tek duygu
24- Ayna: Hiç yalan söylemeyen gerçek dost
25- Rüya: Keşke 30 yıl öncesine uyansam
26- Hayaller: Artık hepsinden vazgeçtim
27- Özgürlük: Uğruna gençliğimi verdim
28- Futbol: Bir yuvarlağın peşinde koşan, itişip kakışan insanlar :)
Milli maçları ve beşiktaşın maçlarını hiç kaçırmam.
Fenerbahçe lisesinde okumama rağmen
doğuştan Beşiktaşlıyım.
http://www.axikedi.blogcu.com/
.
.
şimdi bende büyük bir zevkle;
.
http://www.antartika.blogcu.com/
.
http://www.mavianne.blogspot.com/
.
http://www.siyamkedisi.blogcu.com/
.
Arkadaşlarımı sobeliyor, kolay gelsin diyorum.
.
.
20 Eylül 2008 Cumartesi
Herşey için çok geç olabilir...
bugün yapacaklarının aklına gelmesiydi.
Bugün 2 yıldır götürmeye çalıştığı bir birlikteliği bitirecekti.
Aslında bunu yapmakta geç bile kalmıştı.
Bitmeli dedi içinden,her gün bu tatsız uyanış bitmeli.’
Genç adam bunları düşünürken suratı şekilden sekile giriyordu. Süratle giyinerek dışarı çıktı.
Bugüne kadar hiç bekletmemişti onu, simdi de bekletmemeliydi. İstanbul, soğuk ve yağmurlu bir Nisan ayı yasıyordu.
Genç adam gökyüzüne bakarak iç geçirdi;
’Bulutlar bizim yasayacaklarımızı biliyor.
onlar bile ağlıyor halimize...
’ BULUŞMA VAKTI...
Artık Kadıköy iskelesindeydi.
Birkaç dakikalık beklemeden sonra
karsıdan kız arkadaşının geldiğini gördü.
Simdi midesindeki ağrı daha da artmıştı.
Beşiktaş’a geçtiler.
Yolculuk sırasında hiç konuşmadılar.
Genç kız,sevgilisinin bu durgunluğuna anlam verememişti.
Nereden bilecekti bugün ayrılık çanlarının çalacağını...
Beşiktaş’a geldiklerinde bir cafe de oturdular.
Genç kız anlamıştı sevgilisinin kendisine bir şey söylemek istediğini. ’Bana bir şey mi söylemek istiyorsun’ diye sordu.
Genç ad*** gözlerini kaçırarak ’Evet’ dedi.
Genç kız heyecanlanmıştı, biraz da sinirlenerek
’Söylesene, ne diye bekliyorsun’ dedi.
Genç adam içini çektikten sonra
’Sence biz nereye kadar gideceğiz?’ diye sordu.
Genç kız, ’Bunu sorma gereğini niye duydun?’ diye yanıt verdi.
Genç adam söze başladı...
’’Birkaç ay önce aksam 23:00 civarında sana telefon açıp
senin için yazdığım şiiri okumak istemiştim.
Sen bana ’Sırası mi simdi canim yaa, isin gücün yok mu?’ demiştin. Biliyor musun o an nakavt olan bir boksör gibi hissettim kendimi.
Özür dileyip telefonu kapatmıştım.
Daha sonra da bu şiiri benden hiç istememiştin.
Geçenlerde hasta olup yataklara düştüğümde
arkadaşlarımla birlikte sen de gelmiş,
Meralin ’Sen şanslısın, sevgilin sana bakar’ sözüne
’İşim yok da sana mi bakacağım, annen baksın’ demiştin.
Hatırladın mı?’’
DUYGUSALLIĞI SEVMEM...
Genç kız, ’Biliyorsun ben duygusallığı sevmiyorum.
Hem hasta bakici gibi göründüğümü de kimse söyleyemez’
diye yanıtladı.
Genç adam güldü, ’Evet canim haklisin.
Zaten olmak istesen de bu kalbi taşıdığın sürece
hasta bakici, hemşire falan olamazsın.
’ Genç adam devam etti...
’Bana şimdiye kadar kaç kere sabahın erken saatlerinde güzel sözcüklerden oluşan bir mesaj çektin?
Hiç... Hatta günün hiçbir saatinde çekmedin.
Duygusallığı sevmeyebilirsin.
Ama sen seni seven insanları da mutlu etmeyi sevmiyorsun.
Halbuki ben senin tam tersine
kendimden çok insanları mutlu etmeyi seviyorum.
Seni tanıdığımdan beri her sabah, her aks*** her gece
yani seni andığım her saat tatlı bir mesajım vardı senin için biliyor musun?
Seninle ben AKLA KARA gibiyiz.
’ Genç kız anlamıştı, ’Yani ne istiyorsun benden sair olmamı mı?
’ Genç adam tekrar gülümsedi içinden.
Dün gece verdiği ayrılık kararının ne kadar doğru olduğunu düşündü. ’Hayır’ dedi, ’Sair olmanı istemiyorum.
Olamazsın da...
BİZ AYRILMALIYIZ.
Ayrılırsak ikimiz için de en hayırlısı olacak.’
Genç kız şaşırmıştı, ’Neden ama?
Ben seni seviyorum. Senin de beni sevdiğini sanıyordum.
’ Genç adam iç çekerek ’Hayır canim, sen beni sevdiğini sanıyorsun. Eğer beni sevseydin simdi başka şeyler konuşuyor olurduk’ dedi.
Genç kızın gözleri yaşarmıştı.
Genç adam cebinden çıkarttığı mendili uzattı,
genç kız gözyaşlarını silerek ’Sen bilirsin,
umarım beni bir başkası için bırakmıyorsundur...’ dedi.
Genç adam ’Nasıl böyle bir şey düşünürsün,
senden başka kimse olmadı ve uzun zaman da
Genç adam ve genç kız iki sevgili olarak oturdukları masada
Artık iki yabancıydılar.
Birkaç dakika sessizce oturduktan sonra
Genç kız, ’Kalkalım istersen’ dedi.
Genç adam ’Ben biraz daha burada kalmak istiyorum,
istersen sen kalkabilirsin’ diye yanıtladı.
Genç kız ’Tamam o zaman sana mutluluklar dilerim’
diyerek elini uzattı. Genç kızın sesi ve eli titriyordu.
Genç ad*** ’İstersen arkadaş kalabiliriz’ dedi
ve birbirlerine son kez sarıldılar.
’BEN DOĞRU YAPTIM...
" Genç adam doğru yaptığına inanıyordu.
Eve döndüğünde yürümekten bitap bir haldeydi.
Odasına girdi. Gece bitmek bilmiyordu.
Sabah erken kalkıp ise gidecekti, uyumalıydı.
Birkaç saat sonra uykuya dalmayı başardı.
Sabah 7’de saatin ziliyle uyandı.
Evden çıkacağı zaman cep telefonuna baktı,
mesaj ve 10 cevapsız arama vardı.
Yorgun olduğu için Duymamıştı telefonun sesini.
Aramalar ve mesaj sevgilisindendi.
Heyecanla mesajı açtı, şunlar yazıyordu:
.
SADECE ONLARI SEVMEYİ SEVDİM,
HEPSİNİ ONLARSIZ YAŞADIM DA,
BİR SENİ SENSİZ YAŞAYAMIYORUM,
BU AŞKI TEK KALPTE TAŞIYAMIYORUM,
SANA YEMIN GÜZEL GÖZLÜM,
BIR TEK SENİ SEVDİM,
VE SENİ SEVEREK ÖLECEĞİM,
ELVEDA BİRTANEM...
.
Genç adam şaşırmıştı.
Onu tanıdığı günden beri ilk defa şiir alıyordu
ve üstelik sabahın besinde yazmıştı.
Heyecanla onu aradı,
telefonu Yabancı bir ses açtı.
Genç adam ’’Nalan’ la görüşebilir miyim?’’Dedi.
Ama karşısındaki ağlıyordu, hıçkıra hıçkıra hem de...
’Ben onun annesiyim yavrum, kızım bu sabah intihar etti.
Gece sabaha kadar birilerini arayıp durdu.
Sabah odasının ışığını sönmemiş görünce girdim.
Yavrum kendini asmıştı....
.
’ YIĞILIP KALDI...
Genç adam beyninden vurulmuşa döndü.
Bir gün önceki mide ağrısının İki katını çekiyordu simdi.
Olduğu yerde yığılıp kaldı...
.
Birkaç ay sonra iki doktor konuşuyordu hastanede.
Doktorlardan biri diğerine karsıdaki hastanın durumunu soruyordu. Doktor yanıt verdi...’Haaa o mu?
Üç ay önce getirdiler.
Kendisi yüzünden bir kız intihar etmiş.
O günden sonra cep telefonunu elinden hiç bırakmamış.
Devamlı bir şeyler yazıp birine yolluyor.
Geçenlerde merak ettim.
O uyurken gönderdiği numarayı aradım.
Numara 3 ay önce iptal edilmiş.
Gelen mesajlarda bir şiir var.
Bu adam duygusal mi bilmem ama benim anladığım
Kadarıyla şiiri yazan çok duygusal biriymiş...
.
"ÇEVRENIZDEKİ İNSANLARIN NE HİSSETTİĞİ
YA DA NE DÜŞÜNDÜĞÜN DEN O KADAR EMİN OLMAYIN,
BAZEN BİR KALBİN, İÇİNDE
NELER SAKLADIĞINI ÖĞRENDİĞİNİZDE
HERSEY İÇİN ÇOK GEÇ OLABİLİR..."
.